Kiziroğlu Mustafa Bey...
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bizim Destanlar...
Doksanlı yılların sonlarına doğru
ülke çapında ünlenen bir koçaklamadan söz etmek istiyorum. Sözü edilen
Koçaklama Köroğlu koçaklamasıdır. Bu koçaklamanın bilinen adı ise, Kiziroğlu
Mustafa Bey’dir.
Aşık makamları içinde var olan ve
Köroğlu makamları arasında »Köroğlu Atlı
Havası« olarak bilinen ve yöremizde
yıllardır halk dilinde söylenilen bir eserdir.
Kiziroğlu koçaklaması özünde
Yerli Türk halkının öznel sesi konumuna ulaşmış bir koçaklamadır. Doksanlı
yılların sonuna doğru önce Gurup Laçin tarafından sonraları ise, Gurup Ayna
tarafından seslendirildi.
Sözü edilen koçaklama, bu
guruplar tarafından okununca aşıklar dünyasından çıkıp daha geniş bir alana
yayılma şansını yakaladı. Buna destanların yeniden doğuşu deniliyor.
Yediden yetmişe tüm Anadolu halkı
tarafından beğeniyle karşılandı. Bu beğeni ise, oldukça geniş bir alanda yankı
uyandırdı.
Kiziroğlu Mustafa Bey koçaklaması
bizim bilgilerimize göre Karslı Aşık Murat Çobanoğlu’nun plağa okumasıyla gündeme
gelmiştir.
Yine bizim bildiğimiz bu
koçaklama Karslı Aşık Murat Çobanoğlu’nun yorumuyla aşıklar dünyasında önemli
bir konuma ulaşmıştı. Daha sonraları bu koçaklamayı Ruhi Su seslendirmişti. Bu
iki önemli ses sözü edilen koçaklamaya yeterli derecede değer kazandırmıştı.
Bu koçaklama aslında Aşık Cevlani
(Dursun Kılıç) kaynaklı olup, Muzaffer Sarısözen derlemesi olarak TRT
arşivlerine çok önceleri aktarılmıştır. İkinci derleme ise, kaynak kişi Aşık
Murat Çobanoğlu olarak verilir. Derleyen isim ise, Yücel Paşmakçı ismi
biliniyor. İkinci derleme farklı bir çeşitleme, bu çeşitleme ise Aşık Murat
Çobanoğlu’na özeldir.
Bu koçaklama Sayın Murat
Çobanoğlu’nun özel yorumuyla yeniden gündeme gelmesi, destanın yeniden var
olması demektir. Bu var oluş Sayın Çobanoğlu'na özeldir. Köroğlu Atlı havası
makamına uygun bir düzenlemeyle ezginin yeniden doğuşu ve halkla bütünleşmesi
olarak yorumlamak gerekiyor.
Koçaklama Aşık Murat Çobanoğlu
ile bütünleşmiştir. Bunun için bazı insanlar tarafından adeta Murat Çobanoğlu eseri
olarak tanınır ve bilinir. Oysa bu eser ileride sözünü edeceğimiz »Köroğlu
Durnatel Seferinde« geçer.
Kiziroğlu destan anlatımının
günümüzde bilinen birkaç tane çeşitlemesi bulunuyor. Bu çeşitlemeler bazı
yerlerde kol, bazı yerlerde ise, aynı anlatımın çeşitlemeleri olarak veriliyor.
Bu çeşitlemelerin birisi de Sayın Murat Çobanoğlu'na aittir.
Sözü edilen bu anlatım,
Kiziroğlu, Giziroğlu ya da Veziroğlu adlarıyla yer ve saha değiştirerek
varlığını sürdürmüştür.
Kiziroğlu Mustafa Bey ya da
Mustafa Han olarak bilinir, Teke Türkmeni olarak geçer. Bazı çeşitlemelerde,
Köroğlun'nun dayısı olarak bilinir.
Kiziroğlu Mustafa Bey'de Köroğlu
gibi Kuzey Anadolu sahasında aşıkların dilinde destan kahramanı olarak bilinir.
Kiziroğlu Mustafa Bey Osmanlı kayıtlarında ise, tarihi bir şahsiyettir. Celali
isyanlarında adından söz edilir ve hakkında Fermanlar çıkartılan biridir. Yani
250 kişilik bir gurupla dağlara çıkan bir kaçak olması Osmanlı Fermanlarında da
görülüyor.
Yukarıda da sözünü ettiğimiz
birkaç çeşitlemesi bilinen Kiziroğlu’nun adına söylenen koçaklamanın destansı
bir anlatım da veriliyor. Kimine göre şöyle, kimine göre böyle verilen destansı
anlatım benim arşivimde ise daha farklı bir anlatım olarak saklandığını söylemekte
yarar vardır.
Azerbaycan Aşıkları tarafından
Köroğlu Bağdad »Durnateli« Seferi dediğimiz destanın son bölümü, Giziroğlu
adıyla aktarılır. Yani Destanın son bölümünde Giziroğlu anlatımı vardır.
Benim arşivimde bulunan anlatımın
ise, yöremize özgü bir anlatımdır. Bu anlatımın kaynağı Ferman Baba’dır. Bu
anlatımı Kars Göle çeşitlemesi olarak ileri bir tarihte verebilirim. Bu
destansı anlatımı ileri bir tarihte aktarmak üzere şimdilik Kiziroğlu Mustafa
Bey koçaklamasının deyişik çeşitleme sözlerini aktararak sözümüzü bitirelim.
Koçaklamanın Derlenme serüvenini
anlatmaya gerek var mı bilmiyorum. Şimdi Derleme konusunu sıralayalım.
Birinci derleme Muzaffer Sarısözen tarafından yapılmış. Ancak dikkat
edilirse, Sayın Sarısözen’in derlediği tüm eserlerde derleme tarihi yazılmıyor.
Acaba neden? Sayın Sarısözen unutmuş mu?
İşte sözleri:
Birinci Derleme:
Bir Hışmınan Geldi Geçti »Kizir
Oğlu«
TRT Müzik Dairesi Yayınları
THM No: 390 / 22.6.1973
Yöresi: Kars
Kimden Alındığı: A. Dursun
Cevlani
Derleyen: Muzaffer Sarısözen
Notaya Alan: Muzaffer Sarısözen.
(Ah)
Bir Hışmınan Geldi Geçti
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bu Dağları Deldi Geçti
Kim Kim Kim Kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Bey Oğlu Bir Bey Oğlu
(Ah)
Bir At Biner Ala Paça
Mecel Vermez Kırat Kaça (Hey)
Az Kalsın Ortamdan Biçe
Kim Kim Kim Kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Bey Oğlu Bir Bey Oğlu
(Ah)
Hay Edende Haya Teper
Huy Edende Huya Teper (Hey)
Köroğlunu Çaya Teper
Kim Kim Kim Kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Bey Oğlu Bir Bey Oğlu
İkinci derleme ise Yücel paşmakçı
tarafından yapılmış.
İşte derleme.
Bir Hışmınan Geldi Geçti »Kizir
Oğlu«
Yöre: Kars
Kaynak kişi: Murat Çobanoğlu
Notaya alan: Yücel Paşmakçı
Seslendiren: Murat Çobanoğlu
Bir hışmınan geldi geçti peh peh
peh peh
Kiziroğlu Mustafa Bey hey hey heey
Hışmı dağı deldi geçti
Ağam kim, paşam kim,
Nigâr kim, gözüm kim, canım kim,
hanım kim, kim, kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor Bey’in oğlu
Bir atı var ala paça peh peh peh
peh
Mecel vermez kırat kaça hey hey
heey
Az kalsın ortamdan biçe
Ağam kim, paşam kim,
Nigâr kim, gözüm kim, canım kim,
hanım kim, kim, kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor Bey’in oğlu
Hay edende haya teper peh peh peh
peh
Huy edende huya teper hey hey
heey
Köroğlu'nu çaya teper
Ağam kim, paşam kim,
Nigâr kim, gözüm kim, canım kim,
hanım kim, kim, kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor Bey’in oğlu
Kocaklamanın Bendeki Sözleri:
Kiziloğlu »Köroğlu Atlı Havası«
Aldı Köroğlu:
Bir hışmınan geldi geçti
Peh peh peh peh
Kiziroğlu Mustafa Bey
Hey hey hey hey
Hışmı dağı deldi geçti
-Ağam Kim
-Paşam kim
-Hanım kim
-Nigar kim
-Kim kim kim kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Beyin oğlu
Zor beyin oğlu
Bir at biner ala paça
Peh peh peh peh
Mecal vermez kırat kaça
Hey hey hey hey
Az kalsın ortamdan biçe
-Ağam kim
-Paşam kim
-Hanım kim
-Nigar kim
-Kim kim kim kim
-Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Beyin oğlu
Zor beyin oğlu
Vay ben ona eş olaydım
Peh peh peh peh
Anadan on beş olaydım
Hey hey hey hey
Keşk'onla kardaş olaydım
-Ağam kim
-Paşam kim
-Nigar kim
-Hanım kim
-Kim kim kim kim
-Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Beyin oğlu
Zor beyin oğlu
Hay edende haya teper
Peh peh peh peh
Huy edende huya teper
Hey hey hey hey
Köroğlu'nu suya teper
-Ağam kim
-Paşam kim
-Nigar kim
-Hanım kim
-Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir Beyin oğlu
Zor beyin oğlu
Bizdeki Anlatımların çeşitliği
bilinirken birde Azerbaycan kaynaklı Köroğlu Destanları içinde anlatılan
»Koroğlu Bağdad Seferi, yani durnateli« adlı destanın sonunda yeralan bir
anlatıyı buraya aynen alıyorum. Şimdi destanın sonunu birlikte okuyalım.
»İndi gel sene kimden deyim,
Giziroğlu Mustafa Beyle Koroğludan. Ele ki, Koroğlu elini bığına çekdi, meydan
qarışdı bir-birine, evvel-evvel Giziroğlu heç bir şey anlamadı. Handan-gesden
başa düşdü ki, mesele nese imiş. Başının atlılarına dedi:
- Balam, day burada bizlik heç
bir iş yoxdu. Men day ona qol çekdim. İndi qaldı birse menim onunla öz
haqq-hesabım. Gedek!
Bunu deyib adamlarını da götürüb
çekilib getdi. Ele ki, dava qurtardı, Koroğlu etrafa nezer salıb gördü
Giziroğlu yoxdu. O saat meseleni başa düşdü.
Bildi ki, Giziroğlu onun yolunu
kesecek. İndi qesden çekilib gedib ki, deliler onların savaşmağını görmesinler.
Ele ki, deliler hamısı kefleri saz, damağları çağ atlanıb Çardaqlı Çenlibele
teref yol başladılar, Koroğlu üzünü Kosa Sefere tutub dedi:
- Kosa Sefer, buradan Çenlibele
neçe yol var?
Kosa Sefer dedi:
- Buradan Çenlibele iki yol var.
Biri haman bu yoldu ki, gedirik. Biri de dağ yoludu ki, bax, o tepelerin dalından
diklenir. Amma o yol çox çetindi. Özü de bir yarım defe bu yoldan uzaqdı.
Koroğluya da ele bu lazım idi.
Üzünü delilere tutub dedi:
- Siz bu yol ile gedin! Men dağ
yolu ile gedeseyem. Eger siz menden qabaq Çenlibele çatdınız, demek ki, uşaqları
siz tek, mensiz qurtarıbsınız. Aslan paşanın xezinesi de hamısı size çatasaq.
Yox, eger men tez çatdım, onda xezine hamısı menimdi.
Bunu deyib Koroğlu day savab
gözlemedi. Bayaq ha Qırata bir qamçı gösterib tepeleri aşdı. Deliler işden
bixeber here öz atına deyib yola düşdüler.
Koroğlu Qıratı qaytarıb tezeden
tepeye çıxdı. Ele ki, arxayın oldu ki, day deliler çıxıb gedibler, ondan yola
düşdü, papağını da gözünün üstüne qaldırıb, Qıratı yavaş-yavaş çay kenarı ile
sürmeye başladı. Ele bir az getmişdi, birden Qırat qulaqlarını dikleyib, şaxe
qalxdı. Bir de uzaqdan bir at kişnemeyi eşidildi. Koroğlu dönüb baxanda gördü
Giziroğlu Mustafa Bey öz lapaça atının üstünde budu, ele gelir, ele gelir ki,
tozu dumana qatıb, dumanı toza. Qırat Alapasanın sesini eşitsek dayandı.
Koroğlu ne qeder eledise at yerinden terpenmedi. Koroğlu qanrılıb geriye baxdı
ki, görsün Giziroğlu uzaqdadı, yaxında, bir de onu gördü ki, tepesine bir emud
deydi. Koroğlu özünü atın üstünde saxlaya bilmeyib tepesi üste yere geldi, yumbalanıb
çaya düşdü. Giziroğlu tez elindeki emudu yere atıb qılınsını çekdi ki, düşüb
onun başını kessin, Koroğlu selsudan çıxıb onun öz emudunu götürdü,
Giziroğlu’nun tepesine ele bir emud vurdu ki, bu defe de Giziroğlu dığırlanıb
çaya düşdü. Seld qalxıb sudan çıxmaq isteyende Koroğlu elini uzadıb yapışdı
onun elinden, çekib çıxartdı bayıra. Ondan el eledi misri qılınsa ki, dava
başlasın. Giziroğlu dedi:
- Koroğlu, el saxla! Senin
menimle bir edavetin zadın yoxdu ki?
Koroğlu dedi:
- Menim xeyr. Senin menimle
edavetin var.
Giziroğlu dedi:
- Yox, menim de yoxdu. Men
isteyirdim bilem, görem sen güslü olarsan, ya men? Onu da ki, gördüm. Day
bundan sonra bizim vuruşmağımız axmaqlıqdı. El ver, dost olaq!
Koroğlu ile Giziroğlu el
verdiler, görüşdüler, öpüşdüler, bir-biri ile dost olub ayrıldılar. Koroğlu
Çenlibele teref, Giziroğlu da öz dağlarına teref yol başladı. Koroğlu getmekde
olsun, biz görek Giziroğlu ne eledi.
Giziroğlu oradan birbaş gelib
çatdı öz adamlarına. Soruşdular ki: «Ne oldu? Hanı Koroğlu’nun başı?».
Giziroğlu ehvalatı nese olmuşdusa, onlara danışdı.
Adamların arasında pıçapıç
başlandı ki, bes yalan deyir. Heç qorxudan Koroğlu’nun gözüne de görünmeyib.
Giziroğlu ne qeder dedise, inanmadılar.
Axırda Giziroğlu qezeblenib dedi:
- İndi ki, bele oldu, gelin gedek
lap Çenlibele. Soruşun onun özünden.
Eger o, merd adamdısa düzünü
deyer. Yox eger namerdlik elese, yalan danışsa, men lap sizin gözünüzün
qabağında onunla vuruşum, siz de tamaşa eleyin.
Hamı bu söze razı oldu. Atlanıb
Çenlibele teref yol başladılar.
Koroğlu bir terefden getmekde
olsun, Giziroğlu da başının adamları ile bir terefden getmekde olsun, indi eşit
delilerden!
Deliler at sürdüler, yol
yordular, seher dan yeri tezese ökülende gelib Çenlibele çatdılar. Xanımlar
qabağa çıxdılar. Kosa Sefer uzaqdan Nigar xanımı görsek qışqırdı ki:
- Nigar xanım, birse de görüm
Koroğlu gelib, ya yox.
Nigar xanım dedi:
- Yox. Gelmeyib.
Kosa Sefer dedi:
- Çox yaxşı. Axırı ki, heç olmasa
birse defe mersi biz apardıq. Menzil başına ondan tez geldik.
Ele bu demde Qırat berk kişnedi.
Dönüb gördüler Qırat yağı qoruğunda otlayır. Koroğlu da böyrü üste göy otun
üstünde uzanıb güle-güle deyir:
- Hardasınız? Sizi gözlemekden
gözümün kökü saraldı ki...
Kosa Sefer dedi:
- Gene mersi sen uddun!
Koroğlu dedi:
- Mersi men uddum. Ansaq bizim
bir adetimiz de var axı. Hemişe menzil başında kim mene seher tezden hamıdan
qabaq salam verse, men ona yüz qızıl vererem. O başdan herenize yüz qızıl
borsluyam. İndi de ki, seher tezden gene de yeddi min yedd düz yetmiş deli
hamınız birden gelibsiniz. Aslan paşanın xezinesinde de ki, bu qeder qızıl ele
ansaq olar. Odu ki, xezine size çatır. Nese isteyirsiniz elese de öz aranızda
bölüşdürün.
Deliler hamısı atlardan
töküldüler. Süfre açıldı. Deliler yeyib-içmekde, çalıb-oynamaqda olsunlar, eşit
Giziroğlu’nun destesinden. Deste gelib o zaman çatdı ki, deliler şirin kefde
idiler. Mustafa Bey dedi:
- Bu saat bunların keflerini
pozmaq heç insafdan deyil. Gözleyek qurtarsınlar, sonra.
Bir terefde dayanıb gözlemeye
başladılar. Ele ki, saqi birbaş meslisi dolandı, kefler duruldu, başlar
ayazıdı, Nigar xanım dedi:
- Koroğlu, indi danış görek, nese
getdiz! Uşaqları nese qurtardız?
Koroğlu başdan başlayıb axırasan
ehvalatı xanımlara, Bağdada getmeyib Çenlibele qalan delilere danışdı. Amma
Giziroğlu’nun adını da çekmedi. O barede bir kelme de kesmedi. Nigar xanım ala
gözlerini bir defe süzdürüb Koroğluya bir qıyqas baxdı. Dedi:
— Ay Koroğlu, sen ki, bele iş üzü
bilensen, igidsen, göresen bu dünyada senin kimi ikinsi bir adam da var, ya ele
anan seni tek doğub?
Koroğlu heç bir söz demedi.
Yavaşsa qalxıb, aşıq Cünun'un sazını elinden aldı, basdı bağrına. Dedi:
Anadan oğul doğulubdu,
Giziroğlu Mustafa Bey.
Bu dünyaya tek gelibdi.
Giziroğlu Mustafa Bey.
Nizesinin usu qanlı,
Delileri demir donlu,
Bir igiddi adlı-sanlı,
Giziroğlu Mustafa Bey.
Bir atı var Alapaça,
Aman vermir Qırat qaça,
Şeşperinin usu haça,
Giziroğlu Mustafa Bey.
Bir atadan kaş olaydıq,
Bir-birinden xoş olaydıq,
Doğmasa qardaş olaydıq,
Giziroğlu Mustafa Bey.
Hay deyende haya basar,
Huy deyende huya basar,
Koroğlunu çaya basar,
Giziroğlu Mustafa Bey.
Koroğlu sözünü qurtaran kimi
Giziroğlu Mustafa Bey gizlendiyi yerden çıxıb meslise geldi. Dedi:
- Koroğlu, sen doğrudan da merd
adamsan. Ansaq öz gesini çox şişirdib, özünü çox kiçildirsen. Dayan, indi men
düzünü danışasağam.
Ondan Giziroqlu başlayıb ehvalatı
nese olmuşdusa, evvelden axıra kimi danışdı. Ne bir kelme o yana elemedi, ne
bir kelme bu yana.
Koroğlu ile Giziroğlu tezeden
qusaqlaşdılar, öpüşdüler, görüşdüler, qardaş oldular. Giziroğlunun adamları da
gelib meslise girdiler.
Meslis tezeden başlandı.«[1]
Bitti.
Ek bir koçaklama daha..
Mustafa Bəg
Gəldi xəyalumnan getdi,
Cavan oğlan Mustafa Bəg.
Baqrum başun dəldi getdi,
Cavan oğlan Mustafa Bəg.
Cidasunun başu qanlu,
Ağ otaxlı, əlvan xonlu,
Cəvanlıxda adlı-sanlı,
Cavan oğlan Mustafa Bəg.
Hay deyəndə haya basar,
Hoy deyəndə gögdən asar,
Koroğlınu çaya basar,
Cavan oğlan Mustafa Bəg.
Orhan Bahçıvan…
Not: Muzaffer Sarısözen, Türk folklorcusu,
Türk Halk Müziği sanatçısı ve derleyicisi.
Doğum: 1899, Sivas / Ölümü: 4
Ocak 1963, Ankara...»Vikipedi«
Yorumlar
Yorum Gönder