Garip Oğlan »Allı Gelin«


Garip Oğlan »Allı Gelin«
 



Garip Oğlan Hakkında Bilgi!

Elimizde olan bilgilere göre, Garip, Hasta, Yetim, Mazlum, Kimsesiz, Fakir, Yitik, Düşkün, Mücrim, Zelili, Yorgun, Yoksul, Çoban, Geda, Sefil, Sürgün, Sergender ve benzeri mahlas kullanan ozanlar genellikle bizim yöremize göçmen gelen ozanlardır. Bu ozanlar yöremize gelmişlerdir, uzun yıllar bu yörede kalmışlardır sonra da gitmişlerdir. Yöremizde kalıcı olan sadece sesleridir.

Ozanlarda göçmenlik yani sefer olayı göz önüne alınınca, şöyle bir olay ortaya çıkıyor. Değişik illerde yaşayan insanlar, zamanla bizim yerleşim yerlerimize gelip iş tutuyorlar. Ozanlık mesleğini yürütenlerde böylesi bir yol izlemişler. Bu geliş gidişlere sefer adını vermişler. Sanırım Garip-Oğlan da böylesi bir geliş gidiş yaşamıştır.

Garip-Oğlan hangi sahadan gelip Ardahan da uzun zaman kalmıştır pek bilinmiyor. Bilinen tek olay anlatılan bu geliş, gidiş ve sonuç olarak »Ardahan’dan gelen Tatar« türküsü dillerde destan oluyor. Bu ozan, civar kasaba ve köylerden de gelebilir sonra gerisin geri dönebilir.

Bizim yöreye gelen bu göçmenler. Zamanla Anadolu içlerine de gidebiliyorlar. Örneğin, aşık Narmanlı Sümmani de Ardahan sahasından geçip zamanla Narman kasabasının Samikale köyüne yerleşen bir ozandır.

Bizim aramıza karışıp ve bizimle birlikte yaşayan insanların genelde geçim kaynağı olarak, koruculuk, bekçilik, çobanlık, değirmencilik, demircilik, Nalbantlık, marangozluk, çalgıcılık ve ozanlık yaptıkları, geçimlerini bu yolla sağladıkları yöre insanı tarafından bilinen bir gerçektir.

Bu ozanın mahlasının Garip olması, yukarıda söylediğim tanıma uygundur diyebilirim. Başka bir yerden, bizim yöreye gelmiş ve pek yerleşik düzene geçmeden ya bu yöreyi terk etmiştir ya da belli bir zaman sonra ölmüştür.

Kısaca böylesi ölümlerden de söz edelim. Bu yöreye verdiğim bilgiler çerçevesinde gelen insanlar, ölünce de böylesi ölümleri yöre insanı garip mezarlığı diye adlandırılan mezarlıklara gömerler. Bu mezarların baş taşı olmaz ve adları bile yazılmaz. Sadece garip mezarlığı denilir. 
 
Ardahan yöresinde, »Garip Oğlan ile Allı Gelin« destanı tam olarak bilinmiyor. Sadece son bölümü yaygın bir şekilde biliniyor. O dönem postacılara Tatar denildiği için uzun yıllar postacılık yapan bir şahsın destansı anlatımıdır. Bu anlatımı şahsın kendisi mi yoksa yöre ozanlarından birisimi anlatmış bilinmiyor. Dediğim gibi bilinen tek gerçek destansı anlatımın son bölümü ve onlarca çeşitlemesi oluşmuş bir halay ezgisidir.

Şöyle demek en doğrusu, Garip-Oğlan o yöreden bu yöreye yani Ardahan’a geliyor ve Ardahan’da uzun yıllar postacılık yapıyor sonra suların durulması nedeniyle geri dönüyor. Böylesi bir anlatım.

Yöremizde olduğu gibi, Azerbaycan yöresinde de Tatar konulu ezgiler oldukça fazladır. Bir başka Tatar ezgisi de şu sözlerle dillere destandır.

Aparır tatar meni
Kul eyler satar meni
Yarim vefalı olsa
Arayır tapar meni
O ne kaş! o ne göz! o ne saçtır!
Yanaram! Yanaram! Yanaram! Men

Atımızı koşalım
Dağı daşı aşalım
Sen yağış ol men bulut
Yağarken kavuşalım
O ne kaş! o ne göz! o ne saçtır!
Yanaram! Yanaram! Yanaram !Men

Ay gitti batan yere
Melekler yatan yere
Sinemi nişan koydum
Yar okun atan yere
O ne kaş! o ne göz! o ne saçtır!
Yanaram! Yanaram! Yanaram! Men[i]

Bu ezgiyi değerli sanatçı Nevid Müsmir’in sesinden dinlemek en güzel bir seçimdir.

Kısaca Destanın son bölümünü Garip-Oğlan ile Allı Gelin’in kavuşma anını anlatan yazıyı veriyorum.

Allı Gelin Hikayesi[ii]

Büyük Kapının Gelini diğer bir adıyla Allı Gelin Türküsünün kısaca hikayesi, yani bu isimle bilinen muhabbet destanının son bölümü Ferman Baba anlatımıyla şöyledir.

Garip Oğlan askere gider, bir adıyla askere, diğer bir adıyla da gurbete. Uzun yıllar gittiği yerde yani Ardahan şehrinde postacılık yapar. O dönem postacılara tatar adı verilirmiş. Giderken evde üç aylık hamile olan Allı Gelini bırakır gider.

Aradan yıllar geçer. Hikâyenin bu bölümünde Garip Oğlan'ın yirmi yıllık macerası anlatılır. Yirmi yıl sonra evine dönen Garip Oğlan, içinde ki şüpheyi yenemez.

Der ki:

Ben yirmi yıldır gurbet denen viran yerde kalıyorum. Benim karım acaba beni aldatıyor mu? Ben evde yokken başkalarına kapıyı açıyor mu? Yani, gece her gelene kapısı açık mıdır?

İşte bu tür düşüncelerle yolunu bitirirken kendi evine gecenin bir vakti gitmeyi düşünüyor. Tabi ki bir yabancı gibi kapıyı çalarak eve konuk olmak istiyor.

Öyle de yapıyor.

Gecenin bir vakti gidip kendi kapısını çalıyor. Daha sonra aşıkların anlatısı olan muhabbet destanlarında olduğu gibi, Allı Gelin ile Garip Oğlan karşılıklı olarak söyleşiyorlar. Bu iki türkü bu söyleşiyi anlatıyor.

Ana karnında bırakıp gittiği bebek oğlan imiş. Büyümüş ve yirmi yaşına girmiş. Yani evlenecek çağa gelmiş Yiğit bir oğlan olmuş. Allı Gelin büyük kapılı evin üstünde kuş bile uçurtmuyor. Bunu anlayınca evine giriyor ve mutlu son kendiliğinden geliyor. İşte bu iki türkü bu hikâyenin son bölümünü oluşturan türkülerdir.

İkisi de halay havasıdır. Çünkü yirmi yıllık hasretlik bitince yeniden evlenip yeniden düğün kuruyorlar. Bu türküler günümüzde ikinci bahar sayılan düğünün türküleridir.

Bu hikâye çok uzun bir hikayedir. Bu hikâyenin diğer bölümlerinde geçen türküler de çok bozuk bir şekilde yörelere dağılmış yöre sanatçıları tarafından okunuyor. Bazı türküleri ise TRT arşivinde bulunmasına rağmen yine bozuk ve karmaşık veriliyor. Hiçbir türküde "Garip Oğlan" adı geçmiyor. Bu adın geçtiği türküler ise var olduğu sahanın özelliğini taşır olmuşlar. Bu yüzden onlara uğraşmaya değmez diyorum. Çünkü bu türküler de bu muhabbet destanının konumundan çok uzak bir alana taşınmışlar.

Ardahan yöresinde bu iki türkünün birkaç değişik çeşitlemeleri mevcuttur. Bunlar Küçük Gelin, Kınalı Gelin, Allı Gelin, Telli Gelin, Güllü Gelin, Suna Gelin adlarıyla bilinen çeşitlemeleri de vardır. Bunlar değişik sanatçılar tarafından zaman zaman derlenerek seslendirilmiştir.

Yöremizde yetişmiş, bazı yöre sanatçıları tarafından değişik çeşitlemeleri seslendirilmiştir. Şunu hemen belirtmek gerekiyor, halk arasında anonim eserlerin değişik çeşitlemeleri vardır, bu çeşitlemeler kuşaktan kuşağa aktarılan sözlü gelenek içinde hep vardır. Zamana ve mekâna göre şekillenip seslendirilmesi çeşitlemenin oluşumunu sağlar. Bu çeşitlemeler aynı yörede de olur değişik yörelerde de olur. Bu olay oldukça normal bir olaydır.

Bu ezginin sadece »Aşağıdan Gelen Tatar« adıyla Gökhan Temur derlemesi olarak Ardahan Türküleri kitabında yer verilmiştir. Bu sözü edilen ezgi »Suna Gelin İle Mahmut Çavuş« anlatımı olarak başka bir çeşitlemesidir. Yöremizde böylesi değişik çeşitlemeleri bulunuyor.

Bu küçük yazının içinde yöre sanatçılarının derlemelerini almadım. Bu davranışım onları yok saymak değil. Sadece onlar benim derlemelerim değildir onun için almadım.

Ancak şunu belirtmek istiyorum. Yöremizde anlatılan muhabbet destanlarından onlarcası derlenmediği için kaybolup gitmiştir. Unutulanlar arasında olan bu »Allı Gelin ya da Büyük kapının Gelini« isimli muhabbet destanı sadece sonuç bölümüyle dillerde kalmıştır. Aşık geleneği içinde yer alan karşılıklı değişme sistemiyle oluşan bu türkü zamanla karışık bir hal aldığını söylemeliyim. Yöre sanatçılarının derlemeleri de bu karışık sistemle çakışıyor.

Halk anlatıları zamanla kaynak kişiler diliyle yeniden aktarılırken, kaynak kişi tarafından eklemeler ve çıkartmalar olabilir. Bu olaya edebiyat araştırmacıları destanın yeniden oluşumu ya da doğuşu diyorlar. İşte bu yeniden doğuş yaşanırken yerel özellikleri törpülenebiliniyor.

Yöremizde oynanılan onlarca halaydan biri de bu Allı Gelin halayıdır. Böylesi birkaç halay adı yazmalıyım:

1) Göle Ağırlaması
2) Göleli Gelin Halayı
3) Göle’nin Düzü Halayı
4) Allı Gelin Halayı (Büyük Kapının Gelini)
5) Karanfil Halayı (Karanfil Neden Olur)
6) Yayla Halayı, (Hedom Yaylada Yaylada)
7) Eminem Halayı

Ek olarak şu bilgiyi de vermeliyim. Yöremizde oynanan halk oyunlarını ayrı bir yazıyla belirlemiştim.

Destan içinde geçen ezgiler ve sözlerin tamamı bilinmiyorsa da arşivimde Garip-Oğlan mahlaslı olanları yazının sonuna ekledim. Böylesi bir sesin yitip gitmesine gönlüm onay vermedi.
Not:
Büyük kapının gelini
Kondur beni allı gelin
Gece kapatmış yolumu
Kondur beni allı gelin


Türkünün orijinal söylenişi bu sözlerle başlıyor. Dolayısıyla ben halk içinde Allı Gelin olarak bilinen ikinci adın ile yazdım.
******

Büyük Kapının Gelini Allı Gelin1

Aldı Yolcu
Büyük kapının gelini
Kondur beni allı gelin
Gece kapatmış yolumu
Kondur beni allı gelin

Aldı Gelin
Ev sahibim evde yoktur
Konduramam yolcu seni
Dostumdan düşmanım çoktur
Konduramam yolcu seni

Aldı Yolcu
Büyük kapının dilberi
Çak kibriti yak feneri
Aç kapıyı al içeri
Kondur beni allı gelin

Aldı Gelin
Durma kapıda günahtır
Yolculara han duraktır
Deme sakın yol ıraktır
Konduramam yolcu seni

Aldı Yolcu
Ardahan'dan gelen tatar
Kamçısını atar tutar
Garip Oğlan nerde yatar
Kondur Beni allı gelin

Aldı Gelin
Ardahan'dan gelen tatar
Kamçısını atar tutar
Garip Oğlan Handa yatar
Konduramam yolcu seni

Büyük kapının Gelini Allı Gelin 2

Aldı Yolcu
Aşağıdan aldır gelin
Fenerini yandır gelin
Koynunda ki ev sahibin
N’olur onu kaldır gelin

Aldı Gelin
Aşağıdan aldırmışım
Ben feneri yandırmışım
Koynumda yatan yiğidi
Ak sütümden emzirmişim

Aldı Yolcu
Sabah olur bu seherde
Gün açılır perde perde
Oğlun evde sen evdesin
Söyle bana yarin nerde

Aldı Gelin
Sabah olsun bu seherde
Gün açılsın perde perde
Benim yarim yirmi yıldır
Gurbet denen viran yerde

Aldı Yolcu
Çift kanatlı kapı benim
Taş duvarlı yapı benim
Kondur beni allı gelin
Senin yarin zatı benim

Aldı Gelin
Çift kanatlı kapı senin
Taş duvarlı yapı senin
Ben sesinden tanımıştım
Allı Gelin zatı senin[iii]

Allı Turnam 1[iv]

Gitme turnam gitme nerye gidersin
Akşam oldu allı turnam dön geri
Karanlık gecede yol mu gidersin
Akşam oldu allı turnam dön geri

Gitme turnam gitme yollar uzaktır
Karanlık yolların sonu tuzaktır
Avcılar avlarsa sana yazıktır
Akşam oldu allı turnam dön geri

Gitme turnam gitme dağlar dumandır
Karanlık yolların ardı yamandır
Dağlar aşılmıyor hayli zamandır
Akşam oldu allı turnam dön geri

Gitme turnam gitme böyle havada
Zalim avcı tuzak kurmuş ovada
Yavruların seni bekler yuvada
Akşam oldu allı turnam dön geri

Gitme turnam gitme yolu böylesin
Vefasız olanı gönül neylesin
Garipoğlan seni konuk eylesin
Akşam oldu allı turnam dön geri


Allı Turnam 2

Allı turnam gitme yollar uzaktır
Akşam oldu allı turnam dön geri
Avcı dolu yollar sana tuzaktır
Akşam oldu allı turnam dön geri

Allı turnam gitme dağlar dumandır
Karanlık dağların ardı yamandır
Dağlar aşılmıyor hayli zamandır
Akşam oldu allı turnam dön geri

Allı turnam ne gezersin havada
Kanadın kırıldı kaldın burada
Ne onmamış kul imişim dünyada
Akşam oldu allı turnam dön geri

Allı turnam uçup gider yolu var
Bu Garipoğlan’ın zeval halı var
Gurbet elin töhmeti var alı var
Akşam oldu allı turnam dön geri



Gönlüm Sultanı

Sürüyü dağa salalım
Gel yanıma Allı Gelin
Hak emrin eda kılalım
Gel yanıma Allı Gelin

Gün açılır perde perde
Aşk ateşi yanar serde
Sesin derman olur derde
Gel yanıma Allı Gelin

Helkesi beyaz kolunda
Dolanır dağlar yolunda
Ne sağımda ne solumda
Gel yanıma Allı Gelin

Sürüyü saldım dağlara
Sesimi verdim bağlara
Biz bize erek çağlara
Gel yanıma Allı Gelin

Bu dağların sultanıdır
Garip-Oğlan’ın canıdır
Bu can onun kurbanıdır
Gel yanıma Allı Gelin

Dersini Almış 1

Allı Gelin bağ altını yol eder
Ben bilirim telli gelin böylesin
İnmiş de bağlarda yalınız gezer
Bağlar seni bir gececik eylesin

Yar oturmuş dut dalına yaslanmış
Çiğ düşmüş de gül memeler ıslanmış
Uyku gelmiş ela gözler uslanmış
Kirpik kaşı arar gözler neylesin

Bağların üstünde bir ince duman
Çekilir Dağlara dost aman aman
Güzel uykulara daldığın zaman
Garipoğlan sana türkü söylesin

Dersini Almış 2[v]

Dersini almış da ediyor ezber
Lele güzel sen her zaman böylesin
İnmiş de bağlarda yalınız gezer
Bağlar seni bir gececik eylesin

Yar oturmuş dut dalına yaslanmış
Çiğ düşmüş de gül memeler ıslanmış
Uyku gelmiş ela gözler uslanmış
Kirpik kaşı arar güzel neylesin

Bağların üstünde bir ince duman
Çekilir Dağlara dost aman aman
Güzel uykulara girdiğin zaman
Garipoğlan sana türkü söylesin

Lele Çoban 1[vi]

Mor keçeyi boyamadım
Çoban sana doyamadım
Çoban seni seviyordum
Utandım da diyemedim
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Mor keçenin önü çiçek
Sana olan sevdam gerçek
Sende beni seviyorsun
Tut elimi burdan göçek
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Mor keçenin yakası dar
Çobanın ardında davar
Dök sürüyü suyun içsin
Bizim evin önü pınar
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Mor keçesi al olaydı
Dağlar taşlar yol olaydı
Senin gibi bir garibe
Allı Gelin kul olaydı
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Lele Çoban 2[vii]

Havada da kar sesi var
Başında da mor fesi var
Gadasına kurban olam
Karşı dağda yar sesi var
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Havaya gönül havaya
Bak sürü döndü ovaya
İki gözüm yolda kaldı
Çoban gelmedi yuvaya
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Havada da kar yağıyor
Üstüne güneş doğuyor
Yar içimi hasret yakar
Yüreğimi dert boğuyor
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Havar Allı Gelin havar
Bak ovaya indi davar
Çoban sürü susadıysa
Getir bizim burda suvar
Lele çoban lele çoban
Çal kavalı Garip-Oğlan

Orhan Bahçıvan




[i] Nevid Müsmir - Apardı Tatar Meni / Youtube kanalı.
[ii] Bu hikâyenin yöremizde çok değişik çeşitlemeleri vardır. Benim aktardığım türkü sözleri ve hikâyenin »Garipoğlan İle Allı Gelin« anlatımının son bölümüdür. Diğer türkü sözleriyle çeşitleme yoluyla bağlantısı olması halk yazını açısından doğaldır.
[iii] Bu türkü mani düzeninde söylenmiştir. Hikâye gereği bu tür türküler oluyor.
[iv] Yöremizde bilinen Garip Oğlan hikayesinde geçen bir türküdür.
[v] Yozgat/Akdağmadeni-Nida Tüfekçi tarafından derlenmiş bir türkü olarak bilinir ve TRT kayıtlarında böyle geçer. Ancak bu sözler Garip-Oğlan- Allı Gelin adlı hikâyede geçer…
[vi] Garip-Oğlan-Allı Gelin destanında geçen Allı Gelin mahlaslı bir ezgi…
[vii] Garip-Oğlan-Allı Gelin destanında geçen Allı Gelin mahlaslı bir ezgi…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kiziroğlu Mustafa Bey...

Göleli Ferman Baba, »Fermani Kızılateş«

Köroğlu Destanı Kars, Göle Anlatımı...