Sana Gurbet Adını Verdim!


Sana Gurbet Adını Verdim

Aysel’e

Dağlarım, taşlarım, ovalarım zulüm altında
Vurguncular atbaşı yarışa durmuş
Yol gidiyor yüz yılların kervanı
Denizlerin üzerinde yelkensiz
Çağlar boyu örselenmiş türküler
Gözlerimde sızım sızım damlalar
Yumuk yumuk ağlıyorum

Benim dağlarımı görsen öyle demezsin
Benim köylerimi görsen ağlarsın
Yollarım, ırmaklarım, göllerim, ovalarım
Sefilleri oynuyor bu milenyum çağında
Duygusuzluğun, düşüncesizliğin
Tomur tomur terlediği süreçler ikliminde
Bir fotoğraf gölgesine parmağımı basıyorum
Bir fırtına kopuyor beynimin ortasında
Fotoğrafı duvara asıyorum

İnsan hiç çiçeklere küser mi?
Gurbetin kucağında
Hallaç pamuğuna döndü yüreğim
Fırtınalı geceler
Kanatır gönlümün can damarını
Öylesine göçmen ki bu yaşam
Karışır durmadan çan seslerine

Bir nefeslik canı kalmış dünyanın
Çaresizlik hırçın kılmış evreni
Doğal değişimler uyarıyor insanı
Öksüz toprak yetim orman telaşta
Zulüm yalnız insana olsa gam değil
Çığırtkanlık kuşların beynini örseliyor
Denizler kan köpürüyor toprak çürümüş
Değirmenler şimdilik aklımı öğütüyor
Yavrularım gurbetin beşiğinde uyurken

Ey sevgili sana gurbet adını verdim
Bu adınla bin yaşa kurtuluşu bulasın

Orhan Bahçıvan
 

»Şiiristan Merhaba, Toplum Yayınevi, 1989«


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kiziroğlu Mustafa Bey...

Göleli Ferman Baba, »Fermani Kızılateş«

Köroğlu Destanı Kars, Göle Anlatımı...